Duyguların yeme davranışı üzerindeki etkisine günümüze kadar bir çok açıklama getirilmiştir, fakat bu açıklamalar içerisinde ulaşılan en yaygın fikir bu yeme örüntüsünde olumsuz ve rahatsız edici duyguların ya da deneyimlerin etkisini zayıflatmak amacıyla sergilendiği görüşü hakimdir.
Duygusal yeme, duyguların etkisiyle ortaya çıkan yeme davranışları olarak nitelendirilebilir. Yaygın olarak olumsuz duygular karşısında yiyecek tüketiminin artması olarak tanımlanır.
Olumsuz duyguların yiyecek tüketiminde etkili olduğu görüşü fizyolojik ve psikolojik açıklamalar temelinde geliştirilmiştir. Duygusal yemeye ilişkin yapılan fizyolojik açıklamalar, yiyeceklerin hormonlar üzerindeki düzenleyici rolüne vurgu yapmaktadır. Özellikle yüksek kalorili gıdalar tüketildiğinde, stres hormonlarındaki salınımın baskılandığı ve rahatsız edici deneyimlerin etkisinin hafiflediğine ilişkin bulgular elde edilmiştir.
Psikolojik açıklamalarda ise sıklıkla obezite ve tıkınırcasına yeme bozukluğunda görülen aşırı yeme davranışı için ortaya atılan teorilerden bazıları şöyledir;
Stres, kaygı, yalnızlık, depresyon gibi yoğun duygusal yaşantıların varlığında ‘’psikosomatik’’ olarak değerlendirilen duygusal yeme , olumsuz duygulardan ‘’bir kaçış yolu’’ olarak da kişilerin; kendileri ile ilgili beklentilerini yerine getiremeyip başarısız olduklarında, olumsuz duygulardan kaçmak ve bu duyguların etkisini azaltmak amacıyla aşırı yeme davranışı sergilediğini savunur. Diğer taraftan özellikle ciddi yiyecek kısıtlamasının olduğu durumda, olumsuz duyguların diyet kararlılığını çökerterek aşırı yemeye yol açtığı ileri sürülmektedir Kısıtlı Yeme Teorisi olarak bilinen bu yaklaşıma göre, açlığı görmezden gelmek gibi diyetsel sürecin kendi zorluğuna ek olarak olumsuz duygular deneyimlendiğinde diyet yönetimi güçleşmektedir. Bu nedenle olumsuz duygular paradoksal olarak diyet davranışının aşırı yemeyle sonuçlanmasına neden olmaktadır.
Duygusal yeme durumlarında çoğu zaman kişinin aç ya da tok olmasının bir önemi yoktur, aniden gelişir. Genelde yemek yedikçe açlığın giderilmesinden çok, daha fazla yeme isteği uyarılır. Kişi bu davranışı gerçekleştirirken olumsuz duyguların önüne geçtiğini varsayar, fakat bu durum çok kısa süreli bir tatmin sağlar ve sonrasında yerini ciddi bir pişmanlığa ve suçluluk duygusuna bırakır. Belirli bir zaman sonra duygusal yemenin meydana getirdiği kilolar, kişinin özgüven sorunlarına ve hatta sosyal ortamlardan kendini uzak tutmak istemesine sebebiyet verir, kişi bu yalnızlığı bastırmak isterken daha fazla yemek yeme isteği ile kendisini kısır bir döngünün içerisinde bulur.
Bizi mutsuz eden olaylardan kaçmak için sığındığımız her şey, sonrasında çok daha fazla bizi zorlayacak şekilde karşımıza çıkar. Duygularımızdaki durum ve dalgalanmalara göre aşırı yemekten uzak durmak için yapılan diyetlerin sonunçsuz kalmasının nedeni problemin asıl kaynağının görmezden gelinmesidir. Kişinin yeme eylemine yüklediği anlam, aşırı yeme davranışının hangi zamanlarda ve ilk ne zaman ortaya çıktığı, tetikleyici sebeplere maruz kalınıp kalınmadığı gibi sorularla problemin peşine düşülmesi, çözüm için daha kalıcı bi sonuca varılmasını sağlayabilir.
Psikolog Meryem Akkoç
RANDEVU VE DETAYLI BİLGİ İÇİN
0554 144 01 08
ADRES: Çelebiler Mah. 112. CD. No: 35-37 Ergün Apt. Daire:4 Kat:2 / (HASTANE CD) ISPARTA